24 Temmuz 2012

Tour de France '12 Değerlendirmesi Bölüm 1: Tour Öncesi Beklentiler ve Giriş

Kısmen uzun denilebilecek bir aradan sonra yeni bir yazı ile bloga geri döndüm, bildiğiniz üzere Giro'yu pas geçmiş ve değerlendirme yazısı yazmamıştım ama söz konusu Tour olunca; ki önceki yıllara nazaran pasif, rekabetsiz ve mücadelesiz de geçmiş olsa Tour de France ve içinde bulunduğu temmuz ayı biz bisiklet severler için on bir ayın sultanıdır.Dolayısıyla pas geçmem gibi bir şey de söz konusu olamazdı, sözü daha fazla uzatmadan Tour başlamadan önceki beklentiler ve peloton'un durumuyla yazıma başlıyorum;

Giro'nun bitmesiyle gözler Tour de France'a döndüğü anda tüm peloton, medya ve izleyicilerin en sık konuştukları ve yıllar sonra '12 Tour akıllara geldiğinde söz konusu edilecek ilk şey olan durum, parkurun biri prolog ikisi bireysel olmak üzere toplamında 100 km'ye yaklaşan zamana karşı etap içeriyor olmasıydı.Daha da geriye gidersek parkur ilk açıklandığı andan itibaren gerek otoritelerin gerekse izleyicilerin klasik favori Alberto Contador ve geçtiğimiz yılın galibi Cadel Evans'ın yanına yazdıkları isimler zamana karşı uzmanından genel klasman adayına devşirme Bradley Wiggins ve biraz kilo vermesi halinde zaten yokuş çıkma kabiliyeti olan Tony Martin olmuştu.Devamında sezon içerisindeki gelişmelerle Contador ve Andy Schleck'in devre dışı kalması, Giro'da kendisini aşan bir performansla zafere ulaşan ve iyi zamana karşı koştuğu bilinen Ryder Hesjedal'ın, bu sezon yıllardır beklenen performansı gösterebilecek forma ulaşan Denis Menchov'un, Giro'yu Ivan Basso'ya bırakarak bu sezon en büyük iddiasını Tour'a saklayan Vincenzo Nibali'nin ve California Turunda elit bir tırmanış performansı gösteren Robert Gesink'in listeye eklenmesiyle zaten alışılagelmedik bir Tour izleyeceğimiz neredeyse kesindi.Hatta Dauphine'ye kadar ben her ne kadar zamana karşı etapların bu kadar belirleyici olmasına karşı olsam da rekabetçi bir Tour izleyeceğimizi bekliyordum ancak Bradley Wiggins'in Dauphine'deki inanılmaz formu, Sky'ın liderlerini korumak, domesik desteği sağlamak adına harika işler çıkarması ve Cadel Evans'da dahil kimsenin onlara karşı koyamaması biz izleyicilerin şevkini daha Tour başlamadan kırdı.

Yeşil Mayo klasmanında ise son yıllarda görmediğimiz kadar fazla iddialının olduğu bir Tour de France olacağı bekleniyordu.Sezonun parlayan yıldız adayı Peter Sagan, dünyanın en hızlı sprinteri Mark Cavendish, nam-ı diğer yam yam Andre Greipel ve HTC-Highroad'un dağılmasıyla Cevndish'in domestikliğinden GreenEdge'in sprint liderliğine terfi eden Matt Goss arasında büyük bir rekabet olacak olması izleyicilerin gözünde yeşil mayonun sarı mayodan daha büyük ilgiyle beklenmesine yol açtı diyebiliriz.

Tour öncesi genel yargılar ve beklentileri bu şekilde sıralamamız yanlış olmaz sanıyorum bu da yazımın sonuna geldiğimizin habercisi.İkinci bölümde Tour'un içine girecek, özel bulduğum etapları ve bu etapların kahramanlarıyla karşınızda olacağım...

Murat Özkurt
Devam edecek...